" denizin ortasında, mumyalar sofrasında"

Chug - (1994) Sassafras

Slint - (1989) Tweez




Coil'sel referanslarla ishalli İstanbul soğuğuna yakışan cinsten bir albüm. "-Pazar keyfi başlıyor-"




Bazı hislerimizin müzik üstünden saçınımı dahilinde müziğin-şarkıların oluşumunda uğraşıp didinenlerin hakkını yemeden, kendini öne koymadan bir iki cümle bir şeyler yazabilmek gerçekten zor geliyor artık, bunun dışında zaten vikipedya sularında değilmiş gibi görünen basmakalıp olmasa da açıklayıcı tarafsızlığı can sıkıcı öbeklerin bileşimi tadındaki konser - albüm eleştirileri değerini kaybetmiş gibi geliyor zihnime, müziği bu kadar değersizleştirip şekilsizleştiren bir zaman diliminin duyguları aşındırılmış yaratıklarıyız herhalde -bu durumu da hüzünlü sanat mastürbastörasyonu klasörümüze ekliyoruz - Lakin müzik gibi insanın benliğini açan bir şeyin şimdiki zaman sığlıklarında eğilip büküldüğünü görmek insanın sabit sıkıntısına gündelik bir ek a.1 oluyor.

Türkiye'nin bütün kantinlerinden böğüren pavırtürk vasatlığının sindiği bir gençliğin içinden bu durumu kıracak kaç şey çıkıyor ki diye düşünüyor insan, kurumsal ağıza dönersem bu albüm paylaşılan blog'da M4NM ekibinden bir çok albümü iyi veya kötü değişik bir damardan ses verdikleri için paylaşmakta beis görmedik, bu vesileyle M4NM'dan Type Wheel'in yeni albümüne kulak kabartmanızı öneriyorum, belki hepinizi kendine bağlamayacak ya da müzik türüne aşina olmayanlar için pek bir anlam ifade etmeyecek, yine de zaman ilerledikçe gerileyen bir toplumsal benliğin içinde bir şeyler üreten insanların işlerini kaçırmamak lazım gelir diye düşünüyorum. Albüm Bandcamp'den beleşe indirilebiliyor. Selametle.

Erkin Gören - Robust





Erkin Gören'den yeni albüm, bandcamp'den çekizlenebiliyor, selametle.


http://www.erkingoren.com/tr

Swans - (1984) Cop





Taner Yücel dinleyin, adamı hasta etmeyin











"Bir ünlemdir Koçero, sığmaz okul kitaplarına"

Kreng - (2011) Grimoire


Kendileriyle WFMU dış haberler ve ilginçlikler sitesi vasıtıyla tanıştım . Fabrikadan halka





Kabileden haber sordum



Bazı algıların çok belirgin bir uzlaşmazlığı oluyor ki insan üstüne nasıl gitmesi gerektiğini kestiremiyor . Bir dehşet listesi ya da günlüğü yapılsa insan herhalde hepsini okuyup sindirmeye çalışırken mutsuzluktan durduğu yerde alev alabilir. İçinde yalpaladığımız ucubenin şahbazlarının diktatörlüğünde politik olarak doğruculuğun linci sadece gündelik bir düzlemin algısını şekillendirmekten çok daha fazlasını yapıyor elbet. Bu sıkışmışlığın, çaresizliğin ve soluksuzluğun katmerli tecavüzüne karşı elimizden gelenler bir şeyleri haykırmaktan ibaret, fakat bu gerçekliğin hükmüne sesini çıkartabilen, bu pespayeyiliği
kesip biçebilen 'şeylerin' sadece 'deneyim' olarak algılamasından rahatsız oluyorum.

Buradaki ufak üç beş şey sağ-tıkla-kaydetin sabit neferleri olarak bu ortam silinene kadar kalacak, ama böyle profesyönelizma şöyle konvansiyonel yazımın etiketlerinden ve elbette "samimi" formüllerinden referanslar düzemiyorum. Safi arzum bazı şeyleri sindirmekten fazlasını yapmamız gerektiği. Eskişehir'e şirketten sevgiler.





E hazır dünyanın da sonu geliyorken






M4NM'ı geriden takip ediyorum





Telegolün stüdyosuyla aynı tat, ben de rolümü iyiden iyiye belledim, küfür kıyamet oldum işte(işte) Gökmen Özdenak.



Amme Hizmeti'nin diğer yarısı Gönk bir bedende iki yürek taşımak suretiyle Harbiye sularından Meydan'a çıkadursun -yakın muhitte oturuyor çakal-, ben de burada aptal gibi uyanamamanın küskün çocukluğunu oynayayım. Efsanevi bir günü internetlerden izlemek zorunda kalıyorum, fakat ne gam, Cem Baba ile yurdun koridorlarını zorlayarak bir şekilde katkıda bulunmaya çalışıyorum orada halay çeken bir milyon emekçiye.

Emeği sömürülen, emeği marketlerde üç paraya satılan, emeği adil paylaşıma yasak edilen, emeği sanata ve insanlığa en uzak duran cepleri dolduran tüm sanatçıların Emek Bayramı kutlu olsun. Sırtını sermayeye ya da kuruma dayayamayanların seslerinin kısıldığı, görüntülerinin karartıldığı, sözlerinin yırtıldığı bir ülkede ve dünyada, bir araya gelip harekete geçerek kazanılacak şeyler var hala. Bu umudun ilk farkına varanlarsa, yine sanatçılar olmalı. Başka bir dünya mümkün'ü "üretenler"dir onlar. Ya da bir silkinip, bu olmaları gerektiklerini hatırlamalılar.





Dünya şekeri insanlardan yeni albüm, dinleyiniz-dağıtınız.



-Lafı gediğine koymanın türlü varyasonlarında- bu gerçekliği kıracak ufak tefek şeylerin azlığından muzdaripliğin mahzunluğuyla sarıldıklarımızın hacmine bile vakıf olamıyoruz/ki/bu hakikatın hakkını veremeden süregelen toplaşmanın yüzüne haykırışlarda karşıdan gelen o yarıtebessüm kabullenişlerinin olumlarıyla yaşamın liğme liğme yakıcılığına dayanabilelim /diyerekten\


M4NM'dan şu ana kadar gelenlerle bu gerçekliğe bir şeyler kazındı, Hopa'ya da bir kulak kesilin isterim.


Sadece Bu Yeterli Değil - Hopa (Download)

Sonbahar Filmi

















Kurumsallığımız paslanmadan bir albüm paylaşayım istedim, Timber Timbre'den arızasal amerikano güzellemeler.



Promosyondan nefret ederim, ama duyulmasını istediğim şeyler yok değil.

Yetimhane, babalarla olan sıkıntısını çözememiş kuşağına ve diline bir çıkış yolu önermek isteyen iki adet eylül çocuğunun Vefa adı altında oluşturdukları bir sesli şiir çalışmasıdır. 2010 yılının bunaltıcı yaz günlerinde, Hals tarafından öfkenin alaşağı edici gücüne karşı koyula koyula yazılan şiirler, farklı seslerin ve ritmlerin bu coğrafya için yeterince geç kalmış araştırmalarını yapan I'mpty'nin müziğiyle birleşmiş, babaların çocuklarının alnını hayvan kanıyla yağmaladığı güz zamanlarında söze gelmiştir. Derlenip toparlanması yeni takvimlerin tüy dökümüne denk düşmüştür. Görsel tasarım Hals'in el emeği göz nuru olup, sevgili dost İrem Temel'in objektifi ile sunuma hazırlanmıştır. Bu albüme farkında olmaksızın öykülerini, hatta varlıklarını teslim eden Gönenç, Erman, Samet, Gülsima, Ece, Sevda, Dila, Gökçe ve daha niceleri güzel yaşasındır.

A Turkish spoken poetry album from İstanbul & Eskişehir.


Download from bandcamp.


Doğum günün kutlu olsun, Muştaf'çığım.

Download hosted by mediafire.com.

Playlist:

Daire 2: General Gramofon - Nazilli

Years - Don't Let the Blind Go Deaf
Ryan Francesconi - Pravo
RQTN - Aurore, Lettres Manuscrites (G. Hoepffner)
Susumu Yokota & Rothko - Floating Moon
Vincent Gallo - Laura
Blueneck - Weaving Spiders Come Not Here
Deaf Center - White Lake
Arve Henriksen - The Unremarkable Child
Bersarin Quartett - Die Dinge Sind Nie So Wie Sie
12twelve - L'univers
The For Carnation - A Tribute to
Everybody Loves Irene - You're My Tragedy
Ilya - Blatchford
Low - Monkey
Arca - Endormir Les Hommes
Emancipator - Safe in the Steep Cliffs
The Cinematic Orchestra - Evolution (Porto edit)
Dave Brubeck Quartet - Thank You (Dziekuje)
Stravinsky by Ashkenazy & Gavrilov - Le Sacre du Printemps Part I (Dj Bırendın edit)
Kreng - Pover
Nils Frahm & Anne Müller - Reminds to Teeth
David Sylvian - She Is Not
Joe Acheson Quartet - AB1
Nekropsi - Hindu
Bracken - Fight or Flight
Esmerine - Le Rire de L'ange
Jacaszek - O Ma Zalosci
Tearwave - Dream Bliss






Bu coğrafya arabeskinin sökümü haddimize değilse de; elden-dilden bir şey çıkmadığında, domuzluğumuzun ve rahatsızlığımızın tarifindeki "buralı" olmanın ikircikli oryantalist damarı hayatımızın keskin geçişlerinde yerini sağlamlaştırmaya devam ediyor. Aysel Gürel ablamızın anısına.













Download from mediafire.com


Jessamine dinlemeden boşa geçen yıllarım.





İçssessiz onayların, benliğin gerçekliğini sezecek bir nirengi noktası olması gerekir diye düşünük olurum. Fakat senz of hümoruna kurban oldumun gerçekliğine, samimiyet muhakamesi şeklinde batırılacak iğneler yağlı deriden geçmez bir hal aldı. İkiyüzlü bir olgunun hükmünde sinsi bir şekilde unutulmamayı dileyenlerin insanlık tarihinden unutulacağını buradan bir kere daha belirtmekte sakınca duymuyorum. –komşu komşu hu

Minik çevremizde, iç hesaplarımızda ve içinde debelendiğimiz ülke gerçekliğinde hayatımızın sınırlarını nasıl çizeceğimizi, neye sinirlenip-neyle rahatlayacağımızı, kurumsal-toplumsal çürümüşlüklerin ağırlığıyla nasıl yaşayacağımızı ve bu apartman köklü ruhsuz algımızın sınırları belirsiz hacmini, vakumlu bir kaba nasıl sığdıracağımızı düşünmekten içim çekiliyor.

“Kapı aralıklarından, merdiven altına sikerim bu aşkın ızdırabını, adaletin bu mu dünya?”

Demekten utanmak istemiyorum.

Bu gerçekliğin en yorucu kısmı Allah’ın kibarlarından geliyor, bütün bu albümleri, kitapları ve duygu sekanslarını beynine sokuşturan insanın göreceli kibarlığından tali oranda cesaret bekliyorum, yoksa bütün bu düzlemin bir anlamı var mı be anam?

Bütün bu kurumsal olgunun ikinci senesi de böyle geçip gitmiş oluyor, selametle.






Allah rahmet eylesin


 

2009-2016 Amme Hizmeti -sonikatak-