" denizin ortasında, mumyalar sofrasında"















Download hosted by Rapidshare.com (NEW LINKS):

Part 1
Part 2



Buraya Depeche Mode koyarak sınırlarımı nereye kadar çekebildiğimi hepinize göstermek istedim: Ancak tabi ki daha insani sebeplerim de mevcut, örneğin Dave'in hastalanması ve yeni albüm turunu daha ikinci konserde iptal etmek zorunda kalmaları, benim yıllardır beklediğim buluşmanın gerçekleşmemesi, ve finaller yüzünden aslında buna içten içe rahatlama duygusu ile yaklaşmam. Mevzubahis hastalık sebebiyle bir anma töreni gerçekleştirmek istedim ve bunu bir boka benzemeyen sound of the universe ile yapmayacağım aşikar. SOTU hakkında günlerce konuşabiliriz sanırım, canım çok yanıyor, ilginç bir biçimde söz konusu albüme hala şaşırıyorum, nasıl olup DM'in sadece ama sadece bir business olduğuna. Müzikte business kısmının dışı olduğuna asla inanmadım elbet, ancak o para döngüsünü stir eden müzik, dinleyicilerinin akıllarını ve yüreklerini de stir edecek şeylere sahip olagelmişti, ki kişisel fikrime göre beğenilmeyen Exciter'da -tekrar birleşme ve sözümona yaşlanma belirtileri albümü olmasına rağmen- bile bu vardı. Playing the Angel tüm hafifliğine, yeni zaman müziği furyasına kurban gitmesine rağmen, DM müziğine, tadına ait izler taşıyordu, en azından o furyanın gecikmiş kötü bir seriüretimi gibi görünmemeyi beceriyordu. Şimdi elimizde yeni bir albüm var, ki kapak tasarımından bile belli bir şeylerin yanlış gittiği. Tüm dünyayı saçmalığı ile saran indie elektro disko ya da "Silivri Diskosu 2k9" dalgasından geç de olsa nasibini almayı deneyen, bu deyimi kullanmayayım diyordum ama, pastadan pay kapmaya çalışan bir e-bay'den-aldım-analoğu-verdim-ateşe-stüdyoyu gösterisi. On beş sene önce yakaladıkları, üzerine düşündükleri, oynadıkları o basit ötesi ve mükemmel sesleri bulmayı bırakın, aramamış bile olmaları, belki kızılacak bir şey değil. Değişen piyasa koşulları, janrlar, dinleyici kitlesi ve yaşı, kendi hayatlarının farklı evrilme noktaları vs. derken, seksenlerin-doksanların o çok acaip, dünya tarihinden ayrıksı duran haline geri dönmeleri enfantil bir nostalji denemesi de olabilirdi. Ancak onları o sırada harekete geçiren neden ya da nedenler bütünü, anlamlar dizgesi, kalp atışı, tansiyon her ne ise, bunların bir anda mute tuşu ile iptal edilmesi söz konusu, rahatsız eden sanırım bu. Bence Exciter'da başladıkları şeye devam edebilirlerdi, bu müzikleri için hakiki bir evrilme olurdu. Ya da lanet olsun yani, benzer bir karanlığı, basit sample'lar ile inanılmaz duygu akımları yaratan müziği talep etme hakkımı teslim etmek istemiyorum; cidden, o sesleri şimdi kullanma cüretinde ve cesaretinde kim durabilir, o seslerin bu zamanı mark etmeye başlaması nasıl bir şey yaratır, bir kafa hali? Ya da bu enerjisinden duramayan, indiliğinden patlayan müzik ortamlarında, her şeyin evvelinden de boktan olmasıyla paralel olarak koyulaşmış hislere dair, post-rock değil de bildiğin pop yaparak, sırıtmayın lan diye bağırmak, çok mu imkansız? İstiyorum?

Bunları düşünürken karar verdim aslında Music for the Masses'ı koymaya. An itibariyle American Psycho ile cebelleşiyorum, Crash filminin kareleri gözümü işgal edip duruyor; bu ikisinin yarattığı geriyedönüşlü dünyada, benim tecrübe etmediğim ama hissine geldiğimi sandığım dünyada, Music for the Masses binalardan sokaklara, taksilerden ve arabalardan sokaklara, sony walkman kulaklıklarından sokaklara taşan müziği temsil ediyor. Belki American Psycho adını duyunca Viyolatör! diye bağıranlar olur; onlara zaman cetvelinde pazarlık payı olsun diye Black Celebration derim. Crash düşünüldüğünde, Behind the Wheel şarkısının gözlerime ve kulaklarıma yaptığı basınç oldukça fazla, örneğin. Dahası, bu albümdeki parçaların keskin kalıplı olmamaları, bazılarının ciddi ciddi elle tutulur tarafı olmaması onu daha da mükemmelleştiriyor ve kanın adeta izsu hortumlarından etrafa saçıldığı aksiyon yüklü sahnelerimizle akorluyor. Patrick Bateman'ın Sacred dinleyerek Xclusive'de Stairmaster başında tepinmesi, hiç imkansız değil.

Sonuç olarak amme hizmeti'ni kişisel sapkınlıklarım uğruna kurban etmekten çekinmiyorum. Daha başka DM albümleri de koyarım gelecekte, utancımdan yüzüm yanıncaya dek kızarmazsam. Dinlemeyenlerin şu albümü efendi gibi dinlemesine dair arsız bir isteğim de olmayacak değil... Allahım DM konusunda ne olur aklıma mukayyet ol, bana bir efendilik, bir sakinlik, bir ölçülülük ver, lütfen allahım. Allahım?

1 .:

  1. Radnor said...

    'e-bay'den-aldım-analoğu-verdim-ateşe-stüdyoyu' giydirmesine yüzde yüz katılarak canısı Martin Gore'u ve üzülerekten mtv mezesi modundaki SOTU albümünde emeği geçenleri burdan bir kere daha gani gani kınıyorum ulan  


 

2009-2016 Amme Hizmeti -sonikatak-